Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. Maddesi: Anlamı ve SonuçlarıMondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918'de imzalanan ve I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren bir ateşkes antlaşmasıdır. Antlaşmanın 7. maddesi, özellikle tartışmalı ve geniş yorumlara açık bir hüküm olarak öne çıkmıştır. Bu madde, İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarını işgal etme yetkisi veren bir hüküm içermektedir. 7. Maddenin Metni ve Doğrudan AnlamıMadde 7'nin orijinal metni şu şekildedir: Bu madde, İtilaf Devletleri'ne Osmanlı İmparatorluğu'nun herhangi bir bölgesini, kendilerince "stratejik" olarak değerlendirdikleri noktaları işgal etme yetkisi vermiştir. "Güvenliklerini tehdit edecek bir durum" ifadesi oldukça esnek ve keyfi yorumlanabilir bir kavramdı. Maddeden Ne Anlaşılıyordu?Bu madde ile İtilaf Devletleri:
Madde, antlaşmanın en tehlikeli maddelerinden biri olarak kabul edilmiştir çünkü adeta Osmanlı İmparatorluğu'nun tamamının işgal edilmesinin önünü açan bir hukuki zemin oluşturmuştur. Pratikteki Uygulamaları ve Sonuçları7. Madde, İtilaf Devletleri tarafından çok geniş bir şekilde yorumlanarak uygulanmıştır:
Bu işgallerin hemen hemen tamamı "bölgedeki asayişin bozulması", "Hıristiyan nüfusun tehlikede olduğu iddiası" veya "komünist tehdidi" gibi, 7. madde kapsamında değerlendirilen gerekçelerle yapılmıştır. İstanbul'un resmi işgali (16 Mart 1920) bile bu maddeye dayandırılmaya çalışılmıştır. Tarihsel Önemi ve Milli Mücadele'ye Etkisi7. Madde, Mondros Ateşkesi'nin bir barış antlaşması değil, fiili bir teslimiyet belgesi olduğunu gösteren en açık kanıtlardan biridir.
Sonuç olarak, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın 7. maddesi, İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarını parçalama ve işgal etme konusunda sınırsız bir yetki vermiş, bu durum Türk Milleti'nin milli bilincinin uyanmasına ve Kurtuluş Savaşı'nın başlamasına zemin hazırlayan en önemli faktörlerden biri olmuştur. |